3 Şubat 2012 Cuma

Contagion - Salgın : Korku Psikolojisi


Son yıllarda deli dana, domuz gribi, kuş gribi, keneler, keçi gribi derken bir yığın hastalık dünyayı kasıp kavurdu. İnsanlar ne yapacağını şaşırdı ne yiyecez ne yemeyecez iyice karıştı. Kimi zamanda sokağa çıkmak tehlikeli oldu. Korku senaryoları yazıldı. Felaket tellalları ortaya çıktı. Bu işten rant sağlayanlar ortaya çıktı. Bir yandan hastalıklar ortaya çıktı bir yandan ilaçlar insanların aklı karıştı çaresizce. Contagion'da da bu konu işleniyor. Oyuncu kadrosuyla dikkat çeken filmden beklentilerde yüksek oluyor tabiki.

Açıkçası bu tip filmlerden şaheser çıktığı pek rastlanır birşey değil zaten. Ama en azından güzel bir film olmasını beklemek de hakkımız sanırım. Hele ki böyle bir kasta sahipsen. Filmde konu kendisi içinde saçma çelişen havada kalan sahnelerle dolu. Hele ki iyi oyunculara verilen karakterler izleyiciyi hayal kırıklığına uğratıyor. Belki de o karakterlere yeteri katar heyecan katılamadı. Sonuç olarak bu noktada hüsrana uğruyor insan. İzlemeden önce iyi bişey olduğunu hissederek izlemeye başladım ama bende ki bu heyecan filmde bir gram bile yok. En azından heyecan olmalıydı biraz olsun filmde. Çok yavaş ilerliyor gerçekten.

Toplumlarda kısa sürede yayılan korku senaryosunu anlatmaya çalışmış yönetmen. Ama bu da yeteri kadar başarılı değil. Aslında son yıllarda yükselişe geçen blog dünyasını burada kullanmaya çalışmış film ama yeteri kadar başarı sağlanamamış bu konuda da. Açıkçası sosyal ağlar bunun için daha iyi bir platform aracı ve burada daha iyi kullanılabilirdi.

Filmde biraz ayrıntıya gidecek olursak virüsün çıkış noktasının hikayesini izliyorsunuz. Ve bu süreçte virüsün ne kadar hızlı yayılabildiğine şahit oluyoruz. Küreselleşmenin getirdiği dezavantajlardan birini gösteriyor film. Ufak bir ayrıntının nelere sebep olabileceğini görebilirsiniz. Yer yer işlenen konulara değinecek olursak. İnsanlardan gizlenen arka planda dönen işler, hayatta kalmak için yapılan pazarlıklar, yapılan fedakarlıklar ve bir aile dramı da anlatılmak istenmiş filmde. Yani film nereye gideceğini tam bilememiş gerilimden uzak durgun bir yapım olmuş. Gece izlemeni tavsiye etmem bu durgunlukta uyuyakalmamak zor. İzlemezseniz de çok birşey kaybedeceğinizi sanmıyorum zaten.

Teknik açıdan da ne ses olarak ne görüntü olarak fark yaratmıyor. Neresinden tutsanız elinizde kalıyor. Bir belgesel olarak ele alırsak hastalıkların irdelenmesi, salgınlar, tedavi çözümleri, biyoloji gibi bilimler açısından  gayet bilgilendirici olduğu söylenebilir. Bu noktada ki ayrıntılı çekimleri de gözden kaçırmamak gerekir. Sadece bu konuyla ilgilenenler ve meraklısı için izlenebilir bir kıvamda film. Açıkçası ben beğenmedim filmi hele ki böyle bir kadroyla çıkarılan bu iş vasatı aşamıyor benim için.

     Kurgu        :Büyük eksiklikler ve kopukluklar var herşeyden biraz var. 
     Senaryo     :Son yılların vazgeçilmez korku gerilim senaryolarından fark yaratamıyor ve yarım kalıyor.
     Ses             :O kadar az kullanılmış ki çok sessiz bir film izliyorsunuz etkilenecek bir yanı yok.
     Görüntü     :Biyolojik açıdan birkaç çekim dışında elle tutulur bir yanı yok.
     Oyuncu      :Oyuncularda sönük kalıyor yanlış bir tercih yapmışlar bana göre.
   Yönetmen  :Anladığım kadarıyla yönetmen sessizlikten durgunluktan hoşlanıyor ama bunu daha güzel aktarabilirdi.

     Puan:
     (5.7)  ==>"☆" İMDb:(6.8)

Fragman

0 yorum:

Yorum Gönder

Newer Posts Older Posts

Paylaşım Butonları

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...